Sihir Bakanı Olmak İstiyorum...
Ad: George
Soyad: Weasley
Yaş: 18(RP)
Kişisel Özellikler: Esprili, Dostcanlısı, Yiğit, Cesur, Hırslı
Fiziksel Özellikler: Uzun-Turuncu Saçlı, Uzun Boylu, Zayıf
Aile Özgeçmişi: Safkan ve İngiliz bir aile olan Weasleylerdendir, Aile Gryffindor'a öğrenciler vermiştir, ayrıca aile Hogwarts ve Sihir Bakanlığı için önemli büyücüler yetiştirmiştir...
Örnek Rp: Başka bir sitede yapmış olduğum KENDİ rp'mdir...
13 yaşındaki küçük Severus o gün sıcak yatağından uyanmayı hiç istemiyordu. Tam da rüyanın beklemediği bir anında açtı gözlerini. Etraf oldukça karanlıktı. Odasının tek ışık kaynağı olan loş kandili yavaşça açtı. Bunu yaparken zorlanmıştı çünkü o karanlıkta lambayı bulmak oldukça zordu. Işığı açtığında ortam birden çok farklı bir hal aldı. Odasında bulunan bir çok eşya gölgeden ayrılıp loş ışığa kavuşmuştu. Etrafına bakındı bir süre. Sonra eliyle bir süre ışığın bulunduğu komodini yokladı. En sonunda aradığını bulmuştu, yarısı boş bardaktan bir yudum aldı ve üstünü giyinmeye başladı. Pijamalarını hızlıca çıkardı ve koyu gri, parlak pantolonunu giymeye başladı. Daha sonra beyaz gömleğini de giydi hızlıca. Üstüne temiz siyah bir cüppe de geçirdi ve orayı öylece bırakarak odasından ayrıldı.
Hızlı adımlarıyla küçük evden çok geçmeden uzaklaşmıştı. Sıcak ama bir o kadar da ıssız olan evinden erken saatte ayrılmıştı. Bir işin peşinde olduğu belliydi. Hem de Hogwarts'ın açılış günü neler planladığını kendinden başka kimse anlayamasın hatta tahmin bile edemesin diye neler de yapmıştı. Fakat bir çift gözün onu izlediğini henüz farkedememişti.
Severus şüphe çekmemek için üzerine geçirdiği siyah cüppesinin içine kıvrılmış bir şekilde yürüyordu. En sonunda birilerinden şüphelendi ve adımlarını hızlandırdı. Şimdi daha öncekinden daha sık adımlar atıyordu. Arkadaki adamın ona yetişemeyeceğini düşünüyordu fakat gölge ondan daha hızlıydı. En sonunda eli asasına doğru yavaşça kaydı. Bu arada hala hızından bir şey kaybetmemişti. En sonunda asasını kavradı ve arkasına dönüp sihirli sözcüğü söyledi.
Bumbardie...
Bu büyüyü eski bir kitaptan öğrenmişti fakat pek başarılı olmuşa benzemiyordu. Arkasındaki bu büyüyü rahatlıkla savmışa benziyordu. Başka bir büyü denemeliydi. Fazla düşünmeden öncekinden daha güçlü bir şekilde bir daha bağırdı
Petrificus Totalus...
Başta bu büyünün de etki etmedeiğini düşündü. Fakat arkasına dikkatli baktığında rakibinin hareket edemediğini anladı. Ona doğru ilerledi. Karşısındaki de yaklaşık olarak onun boylarındaydı. Belki de biraz daha uzundu. Bakımsız görünüyordu ve oldukça hırpalanmıştı. Bu ilk kez gördüğü kişinin sarı ve upuzun saçları gözlerinin önünü neredeyse kapatıyordu.
Onu büyüden çözdü, fakat çabuk bir asa hareketiyle iplerle bağladı. Bu hareket oldukça çabuktu. Öyle ki çocuk kaçmak için ayağa bile kalkamadan iplerle bağlanmıştı. Severus'un bu yaşına göre oldukça iyi olan büyü sanatını görünce biraz şaşırmış gibiydi. Severus
"Bana ne istediğini söyleyecek misin, yoksa seni karargaha götürüp Ölüm Yiyen dostlarımla mı tanıştırayım mı?"
dedi sinsice. Çocuğun cevabını beklemeden bir soru daha sordu.
"Ne arıyorsun burada, kimsin, yaşın kaç, cevap ver bakalım"
dedi. Çocuğun ona sadece baktığını görünce,
"Anlat biraz."
dedi biraz daha sert bir tonla. Çocuk anlatmadı sadece adını verdi. Severus utangaç çocuğun adının Collin gibi bir şey olduğunu anladı. Ona burada ne aradığını sorunca tekrar cevap alamadı. Severus sinirden iyice kızarmıştı.
"Bak çocuk sana çok kötü şeyler yapabilirim. Sihirli sözleri biliyorum. Sana acı çektirebilir hatta öldürebilirim seni."
dedi kendisi de buna inanmayarak. Çocuktan ilk kez o zaman düzgün bir cevap aldı.
"Bak, beni bırak ve bugün yaşadıklarımızı unut gitsin, ayrıca senin yapabileceğin büyülerden korkum yok."
Fakat bu cevap Severus'u daha da kızdırdı.
"Seni çözeceğim ve düello yapacağız eğer ben yenersem her şeyi anlatırsın sen kazanırsan gidersin ben de unuturum bu olanları."
dedi birden Severus. Oldukça hızlı ve yanlış bir karardı bu. Severus ipleri çözdü fakat çoktan hamle eden çocuk ayağa kalkıp son sürat koşmaya başladı. Severus ona daha dur diyemeden çocuk uzaklaşmıştı.
"Dur seni pislik.. amacın ne senin..bekle"
Severus bunları derken asasını öne uzatmış çocuğun peşinde boş sokaklarda koşmaya başladı.
"Pis melez bir de seninle düello mu edeceğim."
diyen ve kahkahalarla gülen çocuğu takip etmek zor olmuyordu onun için. En sonunda çocukla karşı karşıya geldiler. Severus asasını sinirli bir şekilde kaldırdı. Her şeyi yapmaya hazır görünüyordu. Köşeye sıkışmış çocuğun yüzünde ise yavaş yavaş korku görülüyordu. Severus "Bu halinle çok zavallı görünüyorsun." dedi ve gülümsedi. Çocuğun asasına elini uzattığını görünce kendi asasını daha sıkı tuttu. Çocuk asasını çeker çekmez bağırdı. Buna kendisi de inanamamıştı. Aniden ve istemeden ağzından çıkan o sözlere,
Avada Kedavra...
Bu sihirli sözcüklerle ortaya çıkan yeşil ışık karşısındakini büyü bile yapamadan yere yıkmaya yetmişti. Severus o an bu gücü anladı. Öldürebilme gücünü keşfetmişti. Bu heyecanı yaşamak ona yetmezdi. Fakat Severus az önce yaptıklarına hala inanamıyordu. Gücünü kendisine ve asasına kanıtlamıştı. İşte o gün Severus hayatının ilk cinayetini işledi. Yaşıtlarının adını bile bilmediği o korkunç Affedilmez Lanet ile...